Çelik Alımlarınız için Şimdi Teklif Alın!

Hızlı fiyat teklifi almak için hemen bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Teklif Al

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM - CBAM) Nedir? 

Dünya genelinde sanayinin dönüşüm süreci hızla ilerliyor. Üretim; kalite, fiyat ve dayanıklılıkla dışında çevreye etkisiyle de değerlendiriliyor. Bu noktada, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ya da İngilizce adıyla Carbon Border Adjustment Mechanism (CBAM), özellikle enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren üreticiler için yeni bir çağın başlangıcını ifade ediyor.

Avrupa Birliği tarafından geliştirilen bu sistem, iklim değişikliğiyle mücadelede karbon salımını sınırlandırmayı amaçlıyor. Özellikle demir-çelik sektörü, bu yeni düzenlemeden en çok etkilenecek alanların başında geliyor. Peki SKDM tam olarak neyi ifade ediyor, neden bu kadar önemli ve Türk çelik sektörü bundan nasıl etkilenecek?

SKDM’nin Temel Mantığı: Karbon Salımına Eşit Vergi

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, Avrupa Birliği’nin “Yeşil Mutabakat” kapsamında geliştirdiği bir uygulamadır. Temel hedefi, Avrupa içinde uygulanan karbon vergisi sistemini, Avrupa dışından ithal edilen ürünler için de geçerli kılmaktır.

Avrupa’daki üreticiler karbon salımı yaptıklarında bunun karşılığında mali bir bedel ödüyorlar. Ancak AB dışındaki ülkelerden ithal edilen ürünler bu yükümlülüğe tabi değildi. Bu durum, çevre dostu üretim yapan Avrupalı firmaların rekabet gücünü düşürüyordu. SKDM işte tam bu noktada devreye girerek, karbon salımı yüksek ürünlerin Avrupa pazarına “eşit koşullarda” girmesini sağlıyor.

Yeni, Türkiye gibi AB’ye ihracat yapan ülkelerdeki firmalar da artık üretim sırasında ortaya çıkan karbon miktarını ölçmek, raporlamak ve gerekiyorsa bu salım için bir bedel ödemek zorunda kalacaklar.

Karbon Kaçağına Karşı Önlem

SKDM’nin en önemli nedenlerinden biri “karbon kaçağı” problemidir. Avrupa’daki çevre standartları arttıkça, bazı üreticiler maliyetlerden kaçmak için üretim tesislerini karbon düzenlemesi olmayan ülkelere taşımaya başladı. Bu durum hem çevresel hedefleri zayıflatıyor hem de Avrupa’daki üreticiler için haksız rekabet oluşturuyordu.

AB, bu sorunu çözmek için SKDM’yi geliştirdi. Artık karbon düzenlemesi olmayan ülkelerden ithal edilen ürünler, Avrupa’ya girişte karbon salımı oranına göre vergiye tabi olacak. Böylece çevre standartları korunurken üreticiler arasında adil bir denge de kurulacak.

Hangi Sektörleri Kapsıyor?

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, ilk aşamada karbon salımı en yüksek olan sektörleri kapsıyor. Bu sektörler şunlardır:
●    Demir ve çelik,
●    Alüminyum,
●    Çimento,
●    Gübre,
●    Elektrik,
●    Hidrojen.

Bu sektörler, Avrupa sanayisinin en fazla karbon emisyonuna neden olan alanları arasında yer alıyor. İlerleyen dönemde kimya, cam ve tekstil gibi diğer sektörlerin de sisteme dahil edilmesi planlanıyor.

Çelik Sektöründe SKDM’nin Etkileri

Çelik sektörü, dünya genelinde karbon salımının yaklaşık %7-8’inden sorumlu. Bu oran, sektörün küresel iklim hedeflerinde ne kadar kritik bir rol oynadığını gösteriyor. SKDM bu nedenle çelik üretimini doğrudan ilgilendiriyor.

Avrupa Birliği’nin çelik ithalatında karbon ayak izini dikkate alması, yüksek karbonlu üretim yöntemlerinin artık rekabet avantajı sağlamayacağı anlamına geliyor. Yani, kömür bazlı yüksek fırınlarda üretilen çelikler, AB pazarına girerken ek vergi yükleri ile karşılaşacak. Buna karşılık, elektrik ark ocaklarında hurda geri dönüşümüyle üretilen düşük karbonlu çelikler daha avantajlı hale gelecek.

Türkiye’de birçok çelik üreticisi, AB’ye önemli miktarda ihracat gerçekleştiriyor. Bu nedenle SKDM, ülke genelinde üretim teknolojilerini dönüştürmeyi teşvik eden bir unsur olarak karşımıza çıkıyor.

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Türk Çelik Sektörü İçin Ne Anlama Geliyor?

Türkiye, Avrupa Birliği’nin en büyük çelik tedarikçilerinden biridir. Bu nedenle SKDM’nin yürürlüğe girmesi, Türk üreticiler açısından doğrudan bir etkiye sahiptir.

Artık AB’ye ihraç edilen her çelik ürününün karbon emisyon raporu hazırlanacak. Üretim sürecinde kullanılan enerji kaynakları, hammaddeler, prosesler ve fırın tipleri bu raporlamaya dahil olacak. Eğer bir üretici karbon salımını düşürmeye yönelik önlem almamışsa, Avrupa’ya ihracat sırasında bu fark ek maliyet olarak yansıyacak.

Bu durum, üreticileri daha çevreci teknolojilere yatırım yapmaya yönlendirecek. Elektrik ark ocakları, yenilenebilir enerji kullanımı ve hidrojen bazlı üretim sistemleri, bu dönüşümün en önemli parçaları olacak.

Hasçelik ve Sürdürülebilir Üretim Yaklaşımı

Hasçelik, üretim süreçlerinde kalite kadar sürdürülebilirliği de merkeze alan bir anlayışla hareket ediyor. SKDM’nin getirdiği bu yeni düzen, çevreye duyarlı üretim yatırımlarını daha da önemli hale getiriyor.

Şirketin uzun vadeli hedefleri arasında enerji verimliliğini arttırmak, karbon ayak izini azaltmak ve üretimde geri dönüştürülmüş hammadde kullanım oranını yükseltmek bulunuyor. Bu stratejik yaklaşım çevresel sorumluluğu güçlendiriyor ve uluslararası rekabette sürdürülebilir bir avantaj sağlıyor.

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Geçiş Süreci ve Zaman Çizelgesi

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması kademeli olarak yürürlüğe giriyor.
●    2023 – 2025 dönemi: Geçiş dönemi olarak adlandırılıyor. Bu süreçte şirketler yalnızca karbon salımlarını raporlamak zorunda. Henüz bir ödeme yükümlülüğü bulunmuyor.
●    2026 ve sonrası: SKDM resmen yürürlüğe giriyor. Bu tarihten itibaren, ithalatçılar karbon salımına karşılık gelen mali yükümlülüğü ödemekle yükümlü olacak.
Yani, firmalar 2026 yılına kadar üretim süreçlerini gözden geçirerek düşük karbonlu yöntemlere geçmek için hazırlık yapmak zorunda. Bu dönüşümü zamanında tamamlamayan üreticiler, Avrupa pazarında rekabet gücü kaybı yaşayabilir.

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasına Uyum İçin Gereken Adımlar

Çelik üreticilerinin SKDM’ye uyum sağlayabilmeleri için sistemli bir yol izlemeleri gerekiyor. Bu süreçte şu adımlar öne çıkıyor:
1.    Karbon ayak izinin doğru hesaplanması: Üretimde kullanılan enerji kaynakları, yakıt türleri ve proseslerin emisyon değerleri detaylı olarak ölçülmeli.
2.    Raporlama sisteminin kurulması: Şeffaf veri toplama ve raporlama altyapısı oluşturulmalı.
3.    Enerji verimliliği projeleri: Üretim hatlarında enerji tüketimini azaltan modern sistemlere geçilmeli.
4.    Yenilenebilir enerji kullanımı: Güneş veya rüzgar gibi kaynaklardan sağlanan enerji, karbon emisyonunu doğrudan azaltır.
5.    Tedarik zincirinde sürdürülebilirlik: Hammadde tedarikçileri de karbon azaltım hedeflerine dahil edilmelidir.

Hasçelik’in Perspektifi: Sürdürülebilirlikte Güçlü Adımlar

Hasçelik, uzun yıllardır kalite standartlarını çevre bilinciyle birlikte geliştirmeye odaklanmıştır. Şirket, enerji verimliliği, geri dönüşüm, düşük emisyonlu üretim ve çevre dostu proseslerle geleceğin çelik üretim anlayışını bugünden şekillendiriyor.

SKDM gibi düzenlemeler, Hasçelik’in zaten benimsediği bu vizyonu destekleyen politikalar olarak değerlendirilebilir. Çünkü sürdürülebilirlik, artık sektörün geleceğini belirleyen temel kriterdir.

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile Çelikte Yeni Denge

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, küresel ticarette çevresel sorumluluğun ekonomik bir değer haline geldiğini gösteriyor. Çelik sektörü bu dönüşümün merkezinde yer alıyor. Bu süreçte karbon emisyonunu azaltan, çevreci üretim teknolojilerine yatırım yapan ve veri şeffaflığını sağlayan firmalar öne çıkacak. Hasçelik gibi yenilikçi üreticiler için SKDM, çevre dostu üretimi güçlendirirken uluslararası pazarlarda sürdürülebilir rekabet gücü kazandıracak.

Hasçelik Hasçelik Hasçelik